Abhazya Gerçekleri: Okay Deprem’in Yanılgılarına Yanıt

9 Mart 2025 tarihli Birgün’deki Okay Deprem imzalı Abhazya yazısı okuyucunun dikkatini çekti.

9 Mart 2025 tarihli Birgün’deki Okay Deprem imzalı Abhazya yazısı okuyucunun dikkatini çekti.

Birgün Gazetesi’nde 9 Mart 2025 Pazar günü yayınlanan, Okay Deprem imzalı “Abhazya tarihi bir kavşakta: Vaatler ile gerçek eylemler arasında” başlıklı makale, ne yazık ki Abhazya ve ülkenin siyasi dinamiklerine ilişkin ciddi yanlış bilgiler ve eksik değerlendirmeler barındırıyor. Bu nedenle, okuyucuların Abhazya’nın jeopolitik konumu ile iç siyasi yapısını doğru kavrayabilmeleri adına, ilgili makalede yer alan hatalı iddiaların arka planına dair gerçekleri ortaya koymayı ve kamuoyunu doğru bilgilendirmeyi amaçlıyoruz.

1. “Küçük ve tek taraflı bağımsız (Rusya tarafından tanınıyor) cumhuriyet” ifadesi

Yazarın, Abhazya’yı yalnızca Rusya tarafından tanınan “tek taraflı bağımsız” bir devlet olarak tanımlaması hatalıdır. Abhazya; Rusya’nın yanı sıra Birleşmiş Milletler üyesi dört ülke (Nauru, Nikaragua, Venezuela ve Suriye) tarafından da resmen tanınmaktadır. Bu durum Abhazya’yı “kısmen tanınmış (partly recognised) devlet” konumuna oturtmaktadır. Bu önemli ayrıntıyı görmezden gelmek, Abhazya’nın uluslararası statüsünü saptıran bir bakış açısı sunar.  “Tek taraflı bağımsız” tabiri, Abhazya’nın uluslararası hukuktaki konumunu eksik ve önyargılı bir şekilde yansıtıyor. Bu durum, Gürcistan’ın toprak bütünlüğü iddiaları nedeniyle Batılı devletlerce reddedilse de, Abhazya’nın fiili bağımsızlığı ve kendi kendini yönetme kapasitesi tartışmasızdır.

2. Kasım’daki Protestoların Arka Planı: Sözde “Yatırım Anlaşması”

Yazar, Abhazya’daki Kasım ayı protestolarının yalnızca Moskova ile Sohum arasındaki geniş kapsamlı işbirliğine itirazdan kaynaklandığı izlenimini veriyor. Oysa eleştirilerin odağında, Abhazya halkının büyük çoğunluğunun tehlikeli bulduğu -sözde- bir “Yatırım Anlaşması” bulunuyor. Önerilen ve Kasım ayındaki protestolar sonrasında parlamentodan geri çekilen bu anlaşmanın boyutu ve niteliği kısaca şöyle özetlenebilir:

  • Anlaşma, 2 milyar ruble (yaklaşık 20 milyon dolar) üzerinde yatırım yapabilecek büyük ölçekli Rus sermayesine (oligarklara) vergi muafiyetlerinden arazi tahsislerine kadar geniş imtiyazlar tanıyor.
  • Abhazya’nın 2025 yılı itibarıyla toplam bütçesi yaklaşık 12 milyar ruble (120 milyon dolar) ve bunun 5 milyar rublesi (50 milyon dolar) Rusya’nın mali yardımlarından geliyor. Dolayısıyla bu “yatırım” tutarları, Abhazya’nın tüm ekonomisini etkileyecek büyüklükte.
  • Anlaşma, yatırımcıya 8 yıl boyunca kâr ve emlak vergilerinde muafiyet sağladığı gibi, yerel işgücünü atlayarak dışarıdan işçi getirme olanağı tanıyor. Ayrıca ileride Abhazya tarafının yasal düzenleme veya çevre standartları getirmesi halinde, bu düzenlemelerin yatırımcının aleyhine işletilmesi de engelleniyor.
  • Anlaşmada yatırımcıları olası zararlardan sorumlu tutan tek bir madde bile bulunmuyor; buna karşın Abhazya’ya “zararları tazmin etme” yükümlülüğü getiren maddeler var.

Bu maddeler, Abhazya’nın egemenliğini ve ekonomisini riske sokacak ölçüde tek taraflı olarak değerlendirilmekteydi. Dünya standartlarında böylesine tek taraflı bir anlaşmanın makul görülmesi oldukça zordur. Dolayısıyla Kasım’daki gösterilerin temelinde yatan temel sebep, komşu ülkelerle ilişkileri kesmek veya Moskova’yı dışlamak değil, Abhazya’nın mevcut ve gelecek nesillerini riske sokabilecek ölçüde tek taraflı bu sözleşmeye duyulan tepkiydi. Unutulmamalıdır ki Kasım ayındaki protestolar sadece ve birdenbire bu anlaşma ile ortaya çıkmadı; öncesindeki benzer girişimler ve yapılan yolsuzluklar, halkın tepkisini uzun süredir besledi ve nihayetinde bu süreci kaçınılmaz hale getirdi.

3. “Rusya ile her türlü etkileşimi kesmek isteyen muhalifler” iddiası

Makaledeki “Gunba’nın muhalifleri, Rusya dahil komşularıyla her türlü etkileşimi kesmek istiyor” yönündeki söylem, gerçekle uyuşmuyor. Abhazya’da en sert muhalifler bile Rusya ya da olası diğer komşu ülkelerle ilişkilerin kesilmesinden yana değil. Örneğin, bağımsız ve muhalefette yer alan sivil toplum kuruluşlarından biri olan AAMTA’nın daha Ocak ayında yaptığı açıklama şu şekildedir:

"Abhazya Rusya'nın himayesi altında bir devlettir. Ulusumuzun gelişimi ve güvenliği sadece Rusya ile olan ittifakı sayesinde garanti altına alınmıştır. Ülkemizde Abhaz-Rus ilişkilerini baltalamaya çalışan hiç kimse yoktur, çünkü bu halkımızın ve devletimizin varlığını tehlikeye atacaktır. Bariz olanı tekrarlamaya gerek yok: Abhazya ne Rusya'dan uzaklaşmak istiyor ne de bunu yapabilecek durumda.

Abhazya, Rusya'nın güney sınırlarının güvenliğini sağlamak için elinden gelen her şeyi yapmış, Rus askeri üsleri için ücretsiz toprak sağlamıştır. Ülkemiz bağımlı bir varlık değildir, ancak kapasitesi dahilinde Rusya'nın bölgesel bir müttefiki olarak hareket etmektedir.

Medyada yer alan Rusya karşıtlığı iddialarına ilişkin temelsiz tartışmalara son vermenin zamanının geldiğine inanıyoruz. Rus temsilcilerin, ne Rusya'ya ne de Abhaz-Rus ilişkilerine zarar vermeyen Abhaz vatandaşlarına karşı aceleci kararlar almaktan ve yaptırımlar uygulamaktan kaçınacaklarını içtenlikle umuyoruz.

Bu açıklama, “muhalefet” diye yaftalanan kesimlerin dahi, Abhaz-Rus ilişkilerini baltalamak gibi bir amacı olmadığını açıkça gözler önüne sermektedir. Muhaliflerin karşı çıktığı husus; tek taraflı anlaşmalar, yapılan yolsuzluklar ve en önemlisi de Abhazya’nın egemenliğini tehdit eden, Abhazların kendi anavatanlarında tekrar azınlık durumuna getirebilecek girişimlerdir, yoksa Rusya’yla veya diğer ülkelerle iyi ilişkiler kurulması değildir.

4. Abhazya-Rusya İlişkilerinin Tarihsel Arka Planı

Yazar, “Rusya ile Abhazya’nın 19. yüzyılın başlarına dayalı çok yönlü bir komşuluk ilişkisi var” diyerek tarihi bağları idealize ediyor. Oysa 19. yüzyılın başından itibaren Abhazya doğrudan Rusya İmparatorluğu tarafından işgal edilmiş, uzun bir süre Rusya’nın idaresi altındaki topraklardan biri haline gelmiştir. Bu dönemde yaşanan sürgünleri ve etnik temizlik politikaları, bugün hâlâ Abhaz halkının ve diasporasının kolektif hafızasında derin izler bırakmıştır. Dolayısıyla “çok yönlü komşuluk ilişkisi” tanımı, yaşanan tarihsel acıları ve hakikatleri perdeleyecek kadar yüzeysel bir ifadedir.

5. Seçimlere Müdahale İddiaları ve Güncel Süreç

Makale, Rusya’nın Abhazya seçimlerine müdahalesinin “gözükmediği ve kanıtlanamadığı” tezini savunuyor. Ancak seçimler öncesi ve sırasında yaşananlar, bambaşka bir tabloyu ortaya koymaktadır:

  • Rus Medyasında Propaganda: Rusya merkezli ve hükümet yanlısı medya organlarında Badra Gunba lehine yoğun bir kampanya yürütüldü.
  • Diplomatik Görüşmeler: Seçim kurallarına açıkça aykırı olarak, Gunba Rusya’yı ziyaret etti; Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov başta olmak üzere üst düzey isimlerle daha seçilmeden bir araya gelerek, devlet başkanı gibi açıklamalar yaptı.
  • Muhaliflerin Vatandaşlık İptalleri: Gunba’nın, biri milletvekili, iki önemli muhalifinin Rusya vatandaşlıkları iptal edildi. 
  • Seçmenlere Engelleme: Seçimin ilk turu sırasında Türkiye’den Abhazya’ya giden Abhaz kökenli seçmenler, Soçi Havalimanı’nda engellenip sınır dışı edildi; kendilerine “Rusya’ya girişlerinin 10 yıl yasaklandığı” tebliğ edildi.
  • Ambargo ve Elektrik Kesintisi: “Yatırım Anlaşması”nın geri çekilmesi sonrasında Rusya, Abhazya’ya sağladığı finansal desteği büyük ölçüde durdurdu. Abhazya’ya iletilen elektrik akışı kesilirken, mandalina ihracatı ve turizm sektörü gibi önemli alanlara kısıtlamalar getirildi. Bu hamleler, seçim sürecinde Abhazya’yı ekonomik açıdan zor durumda bıraktı. Ancak Gunba’nın Moskova ziyaretinin hemen ardından elektrik akışı yeniden sağlandı ve mali destek hız kazandı. Yolların asfaltlanması, öğrencilere otobüs yollanması ve Suhum Havalimanı’nda test uçuşu yapılması gibi yatırımlar da seçmen nezdinde Gunba lehine bir propaganda malzemesi olarak kullanıldı.

Bütün bunların yanı sıra, Rusya Devlet Duması milletvekili Konstantin Zatulin de 1 Mart’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri öncesinde, “Rusya’nın Abhaz halkının seçimine saygı duyacağını, ancak ikili ilişkilerin geleceğinin kimin iktidara geleceğine bağlı olduğunu” belirterek Abhaz kamuoyunda adeta bir tehdit olarak algılanan bir açıklama yaptı. (Zatulin, benzer bir tehdidi “Yatırım Anlaşması” geri çekildikten sonrada yaptı).

Tüm bunlar açık bir şekilde “seçimlere müdahale” olarak yorumlanabilecek somut örneklerdir.

6. “Türkiye ve ABD muhalefeti finanse ediyor” iddiası

Deprem, muhalefetin “Amerika” ve “Türkiye” tarafından finanse edildiği yönündeki söylentileri gerçekmiş gibi aktarıyor, ancak bunu destekleyen tek bir kanıt dahi sunmuyor. Dahası, 15 Şubat 2025 tarihinde yapılan (ilk tur) seçimlerinde Sakarya’da açılması planlanan sandık, Türk makamlarının baskısıyla engellendi ve  bu nedenle Türkiye'deki Abhazya vatandaşları oy kullanamadı. Bu gelişmeler ortadayken, “Türkiye muhalefeti destekliyor” tezinin çelişkili olduğu açıktır.

ABD’nin USAID kurumu Aralık 2023’te Abhazya’da yasaklandı ve misyon başkanı istenmeyen kişi ilan edildi. Abhaz medyasında USAID ile bağlantılı hiçbir kurum bulunmamakta. Buna rağmen “USAID üzerinden cömert yardımlar alındığı” iddiası, hiçbir temele dayanmamaktadır. Türkiye'yi ziyaret eden gazeteci çevrimiçi yayın yapan mütevazı bir site olan ApsnyHabar genel yayın yönetmeni Leuan Lagulaa'dır. Lagulaa'da Abhazya'daki gelişmeleri aktarması için Türkiye'deki diaspora kurumları tarafından davet edilmiştir. Abhazya'daki hiç bir gazetecinin Okay Deprem'in bahsettiği gibi bir fonlamadan yararlandığına dair sahih bir veri yoktur.

Dahası, seçim döneminde ortaya atılan bazı sahte belgelerde, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abhazya’daki muhalefete (isimlerini tek tek vererek) destek istediği ve onlar aracılığıyla Ermeni nüfusu tehdit ettiği yönünde son derece absürt suçlamalar yer aldı. Belgede Bahçeli’nin imzasının Wikipedia’dan kopyalandığı açıkça görülebiliyor. Ne yazık ki dezenformasyon kampanyalarında bu tür manipülasyonlara sıkça rastlanmakta. Gunba'nın ekibi ve Rus medyasıda bu tür manipülasyonları sıkça kullandılar. Belgenin sahteliği bilinmesine rağmen, haber bazı Ermeni yayın organları ve sosyal medya hesapları tarafından defalarca gerçekmiş gibi yayımlanarak muhalif adayın “Türk yanlısı” olduğu algısı öne çıkarılmaya çalışıldı. Ermeni oylarını kazanmak için yapılan bu tür yalan haberler Abhazya'daki Ermeni toplumu üzerinde etkili oldu.

7. Deprem’in Analiz Eksikliği

Makale, Abhazya’nın Rusya’ya bağımlılığını “stratejik ortaklık” olarak sunarken, halkın içinde bulunduğu ikilemi görmezden geliyor. Oysa Avrasya İşbirliği Geliştirme Fonu’nun 2024 sonbaharında yaptığı ankete göre, Abhazların %93’ü Rusya’yı “ana müttefik” olarak görüyor. Bu oran, halkın Rusya’nın tek taraflı politikalarını sorgulamadığı anlamına gelmiyor.

Abhazya, Rusya’nın güney sınırlarında bir “tampon bölge” olarak kullanılıyor. Askeri üsler ve ekonomik sözleşmeler, Moskova’nın bölgedeki kontrolünü pekiştiriyor.

Halk, Rusya’nın desteği olmadan dış dünya ile bağlantısının tamamen kopacağının ve tıpkı 1992-93 Gürcü-Abhaz savaşı sonrasında olduğu gibi ekonomik izolasyonla karşılaşabileceğinin farkında. Ancak Pitsunda devlet konukevi ve arazisinin Rusya'ya verilmesine tepkiler, parlamentodan geri çekilen "apartman yasası", Gürcistan'ın kabul edip Abhazya'nın tepkiler nedeniyle parlamento görüşmelerine bile getirmediği "yabancı ajanlar" yasası gibi örnekler, yerel halkın sömürüye ve baskıya karşı direncini de gösteriyor.

Deprem’in makalesi, Abhazya’nın iç dinamiklerini Rusya merkezli bir perspektifle ele alarak, halkın taleplerini ve bağımsızlık mücadelesini görmezden geliyor. Oysaki Abhazya, ne Rusya’nın bir “uydu devleti” ne de Batı’nın “demokrasi laboratuvarı' olmak istiyor. Abhaz halkı, istikrar ve eşit ilişkiler peşinde. Bunun yolu ise, uluslararası toplumun Abhazya’yı dinlemesi ve Gürcistan [Batı]-Rusya çekişmesinin bir piyonu olarak görmekten vazgeçmesinden geçiyor.

Abhazya’nın Gürcistan ve Rusya Arasında Sıkışmış Konumu

Evet, Abhazya coğrafi olarak “çekiç ve örs arasında” metaforuna uygun bir konumda bulunuyor: Bir tarafta —Stalin'in 1931 yılında Abhazya'nın statüsünü düşürerek Gürcistan'a dahil ettiği sınırlar çerçevresinde— toprak bütünlüğü iddiasından vazgeçmeyen Gürcistan, diğer tarafta ise eski bir imparatorluğun devamı niteliğinde, bölgenin en büyük ekonomik, siyasi ve askeri gücü olan Rusya.

Gürcistan’ın isteği ile Batı dünyasının uyguladığı izolasyon politikaları, Abhazya’nın dışa açılma seçeneklerini fazlasıyla kısıtlıyor. Böylece Abhazya, kendisine en çok kapı aralayan ülke olan Rusya ile ilişkilerini geliştirmek zorunda kalıyor.

Rusya, Abhazya’yı ekonomik ve siyasi açıdan tek kanallı bir ilişkiye mahkum ederek, isteklerini dayatmak için “ambargo” ya da “elektrik kesintisi” gibi yöntemlere başvurabiliyor. Mevcut fiili şartlarda Abhazya, Rusya’dan başka kesintisiz ticaret ve ekonomik destek bulabileceği yeterli bir alternatife sahip değil. Rusya'nın da kendi çıkarları açısından böyle bir alternatifin olmasını istemeyeceği açık.

Sonuç: Abhazya Gerçeklerine Duyarlı Olmak

Okay Deprem’in makalesi, Abhazya’daki seçim sürecinin arka planında gelişen olayları büyük ölçüde çarpıtarak veya eksik yansıtarak okuyucuyu yanıltıyor. Abhazya, sadece Rusya’nın tanıdığı küçük bir toprak parçası değildir; köklü bir tarihi, geniş bir diasporası ve kısmen de olsa uluslararası tanınırlığı olan bir cumhuriyettir. Halkın ezici çoğunluğu ve muhalefet, Rusya ile iyi ilişkileri açıkça desteklerken, tek taraflı sözleşmeler veya zorlama hamleler karşısında sessiz kalmayı da asla kabul etmemektedir.

Abhazlar, yolsuzluklara, tek taraflı gizli anlaşmalara ve dış müdahalelere karşı çıkmayı vatanseverlikle özdeşleştiren bir siyasi geleneğe sahiptir. Bu nedenle, gerek iktidar gerek muhalefet kanadında cumhuriyetin güvenliği, çıkarları ve egemenliğini korumak temel hedeftir. “Rusya veya Batı” ikilemi üzerinden gerçekleri basite indirgemek, Abhazya’nın karmaşık iç dinamiklerini görmezden gelmek anlamına gelir.

Tarih boyunca güçlü devletlerin baskısı altında varlığını sürdüren Abhazya, jeopolitik rekabetin orta yerinde kimliğini korumayı başarmıştır. Ambargo ve uluslararası tanınma sorunu, ülkeyi uzun vadede Rusya’ya bağımlı kılıyor gibi gözükse de, bu durum Abhazya’nın hiçbir şekilde kendi gelecek tasarımına sahip olmadığı anlamına gelmez.

Bugün Abhazya’da ifade özgürlüğünün ve siyasi tartışmanın varlığı, bütünlükçü veya tek sesli bir dış politikaya boyun eğmek yerine sürekli farklı fikirler üreterek kendi yolunu bulma arzusunun en açık göstergesidir. Dolayısıyla, her protesto veya eleştiriyi “Rusya karşıtlığı” ya da “Batı yanlılığı” olarak yorumlamak, ülkenin sosyo-politik gerçeğini anlamamaktır. Dışarıdan bakan gözlemcilerin, Abhazya’nın jeopolitik, tarihsel ve toplumsal özelliklerini göz önünde bulundurarak değerlendirme yapması, ülkeyi ve halkını daha doğru anlamalarını sağlayacaktır.


+ Quick facts for some Western journalists and commentators who might need a refresher on Abkhazia
+ A Postponed Game and Pressing Questions, by Sergey Markedonov
+ Is it true that a crisis has arisen in Russia-Abkhazia relations? By Sergey Markedonov
+ Engaged Media: Agenda in Their Hands?
+ Is Defending Abkhazia’s Interests a Threat to Russia’s Security?
+ Leuan Mikaa Condemns Bzhania's NKVD-Style Tactics Against Opponents

Related

Country

News

Articles & Opinion

Publications

Abkhaz World

Follow Us